Kullanıcı:Gökhan Can/deneme tahtası: Revizyonlar arasındaki fark
Gökhan Can (mesaj | katkılar) Değişiklik özeti yok |
Gökhan Can (mesaj | katkılar) Değişiklik özeti yok |
||
8. satır: | 8. satır: | ||
Birkaç arkadaşıyla birlikte katıldığı bir olay nedeniyle Bursa Muallim Mektebi'ne yönlendirilen Kubilay, 1926'da buradan mezun oldu. 1 Eylül 1926'da, ilk görev yeri olan Aydın'ın Sultanhisar Mektebi'ne atandıktan. İki ay sonra, Aydın'ın Gazipaşa Mektebi'ne geçer. Bu okulda tanıştığı öğretmen arkadaşı Fatma Vedide Hanım'la 1928'de evlenir. Sarayiçi Mahallesi'ndeki küçük evlerinde, 10 Mayıs 1929'da oğlu Vedat dünyaya gelir. |
Birkaç arkadaşıyla birlikte katıldığı bir olay nedeniyle Bursa Muallim Mektebi'ne yönlendirilen Kubilay, 1926'da buradan mezun oldu. 1 Eylül 1926'da, ilk görev yeri olan Aydın'ın Sultanhisar Mektebi'ne atandıktan. İki ay sonra, Aydın'ın Gazipaşa Mektebi'ne geçer. Bu okulda tanıştığı öğretmen arkadaşı Fatma Vedide Hanım'la 1928'de evlenir. Sarayiçi Mahallesi'ndeki küçük evlerinde, 10 Mayıs 1929'da oğlu Vedat dünyaya gelir. |
||
Ancak, kısa bir süre sonra ortaya çıkan şiddetli geçimsizlik nedeniyle Kubilay, Aralık 1929'da boşanma davası açar ve evlilik hukuken sona erer. Gazipaşa Mektebi'ndeki sicil kayıtlarına göre, emaneten lüzum görülmesi üzerine, 1 Ekim 1929'da buradan ayrılır. Vedide Hanım Ayvalık'a, Kubilay ise İzmir Gaziemir'e tayin edilir. Bu sürecin ardından, kısa süreli acemi birliği görevini tamamlar ve İstanbul Harbiye Mektebi'ne dağıtımı yapılır. Askerliğinin son bölümünü tamamlaması için Menemen'de bulunan 43. Piyade Alayı'na yedek subay olarak |
Ancak, kısa bir süre sonra ortaya çıkan şiddetli geçimsizlik nedeniyle Kubilay, Aralık 1929'da boşanma davası açar ve evlilik hukuken sona erer. Gazipaşa Mektebi'ndeki sicil kayıtlarına göre, emaneten lüzum görülmesi üzerine, 1 Ekim 1929'da buradan ayrılır. Vedide Hanım Ayvalık'a, Kubilay ise İzmir Gaziemir'e tayin edilir. Bu sürecin ardından, kısa süreli acemi birliği görevini tamamlar ve İstanbul Harbiye Mektebi'ne dağıtımı yapılır. Askerliğinin son bölümünü tamamlaması için Menemen'de bulunan 43. Piyade Alayı'na yedek subay olarak atanmıştır. |
||
== Öldürülmesi == |
|||
23 Aralık 1930 sabahı Manisa'dan Menemen'e gelen dördü silahlı altı kişi, bir camiden aldıkları yeşil sancağı sabah namazından sonra ilçe meydanına dikerek silah zoruyla etraflarına adam toplamaya çalıştılar. Sarıklı ve cübbeli bu kişilerin, [[Esad Erbilî|Şeyh Esat]]’ın [[Manisa]]’da [[Nakşibendi]] tarikatını yaymakla görevlendirdiği [[Laz İbrahim Hoca]] tarafından yönlendirildiği iddia edilir.<sup>[''[[Vikipedi:Kaynak gösterme|kaynak belirtilmeli]]'']</sup> |
|||
Halkın katılmasıyla isyancı grup kısa zamanda büyüdü. İlk eylemciler arasında, [[Girit|Giritli]] [[Derviş Mehmet]], [[Şam|Şamlı]] Mehmet, Sütçü Mehmet Emin, Nalıncı Hasan ve Küçük Hasan vardı. Derviş Mehmet cemaate kendini [[mehdi]] olarak tanıttı ve dini korumaya geldiklerini söyledi. Arkalarında 70 bin kişilik [[halife]] ordusu olduğunu, öğle saatlerine kadar şeriat bayrağı altında toplanmayanların kılıçtan geçirileceğini söyledi. |
|||
Eylemciler meydana diktikleri ve şeriat sancağı olarak adlandırdıkları yeşil bayrağın çevresinde dönmeye, tekbir getirmeye ve zikretmeye başladılar. ''"[[Şapka Kanunu|Şapka]] giyen kafirdir. Yakında yine şeriata dönülecektir."'' diye bağırarak bir isyan hareketi başlattılar. Bayrağın altından ahaliden bazı kişileri geçirdiler. Bunlar arasında fabrika işçisi Hayimoğlu Jozef gibi gayrimüslimler de vardı. Eyleme katılan vatandaşların bir kısmının halife ordusunun geleceği endişesiyle boyun eğdiği iddia edilir. |
|||
=== Güvenlik güçlerinin müdahalesi === |
|||
Olay devam ederken Yüzbaşı Fahri Bey gelmiştir. Yüzbaşı Fahri Bey, şeriat talep eden eylemcilere dağılmalarını söylemesine rağmen, Giritli Mehmet, şeriat ilan ettiklerini ve dağılmayacaklarını belirtmiştir. Yüzbaşı Fahri Bey, durumun ciddiyetini anlayarak gerekli tedbirleri almak üzere olay yerinden ayrılıp, eylemcileri 47. Piyade Alayına bildirilmiştir.<ref name=":0">{{Kitap kaynağı|başlık=Kubilay Olayı ve Tarikat Kampları|erişimtarihi=24 Kasım 2023|yazarlar=Hikmet Çetinkaya|tarih=2 Mart 2012|dil=Türkçe|sayfa=23|yayıncı=Cumhuriyet Kitapları|isbn=9789757720065}}</ref> |
|||
Olayların ilçedeki askeri birlikte duyulması üzerine alay komutanı, yedek subay Kubilay'ı bir manga askerle birlikte olay yerine gönderdi. Kubilay askerlerin yanından ayrılarak tek başına eylemcilerin arasına girdi ve teslim olmaya ikna etmeye çalıştı. Silahlı eylemcilerden biri ateş ederek Kubilay’ı yaraladı. Bunu gören askerler ateşle karşılık verdiler ancak tüfeklerinde öldürücü etkisi olmayan manevra fişekleri vardı. Elebaşlarından Derviş Mehmet "Bana kurşun işlemiyor.” diyerek halkı kutsal bir vazifesi olduğuna ikna etmeye çalıştı.<ref>{{Dergi kaynağı|url=https://www.acarindex.com/dosyalar/makale/acarindex-1423902536.pdf|başlık=Menemen Kubilay Anıtı'nın Açılışı|erişimtarihi=7 Mayıs 2021|arşivtarihi=23 Kasım 2018|arşivurl=https://web.archive.org/web/20181123154416/http://www.acarindex.com/dosyalar/makale/acarindex-1423902536.pdf|tarih=2011|ölüurl=hayır|çalışma=History Studies International Journal of History}}</ref> |
|||
Kubilay yaralı halde uzaklaşarak cami avlusuna sığındı ancak Derviş Mehmet ve arkadaşları peşinden geldiler. Derviş Mehmet, çantasını açıp testere ağızlı bağ bıçağını çıkardı ve Kubilay'ın başını bedeninden ayırdı.<ref name="25-aralik-1930-cumhuriyet">{{Haber kaynağı|url=https://egazete.cumhuriyet.com.tr/oku/192/1930-12-25/0|başlık=Dirilen ve boğulan irtica|erişimtarihi=19 Ocak 2023|arşivtarihi=19 Ocak 2023|arşivurl=https://web.archive.org/web/20230119182943/https://egazete.cumhuriyet.com.tr/oku/192/1930-12-25/0|tarih=25 Aralık 1930|ölüurl=hayır|sayı=2384|sayfalar=1 ve 4|yayıncı=Cumhuriyet}}</ref> Bir görgü tanığının ifadesine göre Derviş Mehmet, Kubilay'ın başını kestikten sonra akan kanını avuçlarıyla içmiştir. <ref>Hâkimiyet-i Milliye, 29 Kanun-u Evvel (Aralık) 1930, Pazartesi, No. 3399, s. 1.</ref> |
|||
Kesik başı yeşil bayrağın sopasına dikmeye çalıştılar ancak başaramadılar. Bunun üzerine kesik başı bayrağın sopasına iple bağladılar. |
|||
Mahalle bekçisi Hasan, olayı fark ettikten sonra hızla evine doğru koşar ve tabancasını alır. Yüksek bir noktaya çıkan Hasan, saldırganlara karşı ateş açarak iki saldırganı yaralar; ancak, kendisi de bu çatışmada ölmüştür. Aynı zamanda, bekçi Şevki de saldırganlar tarafından öldürülmüştür.<ref name=":0" /> |
|||
Olay yerine gelen takviye birliklerin "Teslim ol!" çağrısına uymayan eylemciler ile askerler arasında çatışma çıktı. Çatışma sırasında Şamdan Mehmet, Derviş Mehmet ve Sütçü Mehmet ölmüştür. Kaçmaya çalışan Dördüncü Mehmet ise Hasan'la kaçarken yandaşlarıyla birlikte tutuklandı. |
|||
Mustafa Kemal Atatürk'ün tepkisi; |
Mustafa Kemal Atatürk'ün tepkisi; |
Sayfanın 21.46, 27 Aralık 2023 tarihindeki hâli
Mustafa Fehmi Kubilay | |
---|---|
Doğum | 15 Kasım 1906 Kozan, Adana |
Ölüm | 23 Aralık 1930 (24 yaşında) Menemen, İzmir, Türkiye |
Defin yeri | Şehit Kubilay Anıtı, Menemen |
Bağlılığı | Türkiye |
Rütbesi | Asteğmen |
Birimi | 43. Piyade Alayı |
Ailesi | |
Babası | Hüseyin Bey |
Annesi | Zeynep Hanım |
Eşi | Fatma Vedide (e. 1928; b. 1929) |
Çocukları | Vedat Aktuğ Kubilay (1929–2002) |
Mustafa Fehmi Kubilay (15 Kasım 1906, Adana – 23 Aralık 1930, İzmir), Türk öğretmen ve asteğmen. Kubilay Olayı olarak tanımlanan ve Menemen'de Mustafa Fehmi Kubilay, Bekçi Hasan ve Bekçi Şevki'nin 23 Aralık 1930'da cumhuriyet karşıtı bir grup tarafından öldürülmesiyle başlayan ve faillerin (ve ilgili görülenlerin) yargılanmasıyla devam eden, Ocak–Şubat 1931 aylarını kapsayan olaylar zincirinin simgesi olan Türk askeridir.
Biyografi
Hüseyin Karavana ve Zeynep Hanım'ın çocukları olan Fatma, Demir ve Ali'nin ardından, 15 Kasım 1906 tarihinde Adana'nın Kozan ilçesinde dünyaya gelen Kubilay, ailesiyle birlikte 1912'de İzmir'e göç etti. Daha sonra, akrabalarının da bulunduğu Aydın'a taşındılar. Kubilay, Aydın'da temel eğitimini aldıktan sonra, 1919'da Yunan isyanlarının belirtileri ortaya çıkınca ailesiyle birlikte Antalya'ya göç etmek zorunda kaldı. Ancak, taşındıktan kısa bir süre sonra babasını hayatını kaybetti.
Antalya'da Darülmuallimin'in üçüncü sınıfındayken, okulun kapanması üzerine ailesiyle birlikte tekrar İzmir'e döndü. İzmir'de eğitimine devam eden Kubilay, özellikle tarih derslerine olan ilgisi ve Kubilay Han'a duyduğu hayranlık nedeniyle, arkadaşları tarafından "Kubilay" lakabıyla anılmaya başlandı. Bu lakap, onun yaşamında önemli bir yer tutacak ve adı Mustafa Fehmi Kubilay olarak anılacaktır.
Birkaç arkadaşıyla birlikte katıldığı bir olay nedeniyle Bursa Muallim Mektebi'ne yönlendirilen Kubilay, 1926'da buradan mezun oldu. 1 Eylül 1926'da, ilk görev yeri olan Aydın'ın Sultanhisar Mektebi'ne atandıktan. İki ay sonra, Aydın'ın Gazipaşa Mektebi'ne geçer. Bu okulda tanıştığı öğretmen arkadaşı Fatma Vedide Hanım'la 1928'de evlenir. Sarayiçi Mahallesi'ndeki küçük evlerinde, 10 Mayıs 1929'da oğlu Vedat dünyaya gelir.
Ancak, kısa bir süre sonra ortaya çıkan şiddetli geçimsizlik nedeniyle Kubilay, Aralık 1929'da boşanma davası açar ve evlilik hukuken sona erer. Gazipaşa Mektebi'ndeki sicil kayıtlarına göre, emaneten lüzum görülmesi üzerine, 1 Ekim 1929'da buradan ayrılır. Vedide Hanım Ayvalık'a, Kubilay ise İzmir Gaziemir'e tayin edilir. Bu sürecin ardından, kısa süreli acemi birliği görevini tamamlar ve İstanbul Harbiye Mektebi'ne dağıtımı yapılır. Askerliğinin son bölümünü tamamlaması için Menemen'de bulunan 43. Piyade Alayı'na yedek subay olarak atanmıştır.
Öldürülmesi
23 Aralık 1930 sabahı Manisa'dan Menemen'e gelen dördü silahlı altı kişi, bir camiden aldıkları yeşil sancağı sabah namazından sonra ilçe meydanına dikerek silah zoruyla etraflarına adam toplamaya çalıştılar. Sarıklı ve cübbeli bu kişilerin, Şeyh Esat’ın Manisa’da Nakşibendi tarikatını yaymakla görevlendirdiği Laz İbrahim Hoca tarafından yönlendirildiği iddia edilir.[kaynak belirtilmeli]
Halkın katılmasıyla isyancı grup kısa zamanda büyüdü. İlk eylemciler arasında, Giritli Derviş Mehmet, Şamlı Mehmet, Sütçü Mehmet Emin, Nalıncı Hasan ve Küçük Hasan vardı. Derviş Mehmet cemaate kendini mehdi olarak tanıttı ve dini korumaya geldiklerini söyledi. Arkalarında 70 bin kişilik halife ordusu olduğunu, öğle saatlerine kadar şeriat bayrağı altında toplanmayanların kılıçtan geçirileceğini söyledi.
Eylemciler meydana diktikleri ve şeriat sancağı olarak adlandırdıkları yeşil bayrağın çevresinde dönmeye, tekbir getirmeye ve zikretmeye başladılar. "Şapka giyen kafirdir. Yakında yine şeriata dönülecektir." diye bağırarak bir isyan hareketi başlattılar. Bayrağın altından ahaliden bazı kişileri geçirdiler. Bunlar arasında fabrika işçisi Hayimoğlu Jozef gibi gayrimüslimler de vardı. Eyleme katılan vatandaşların bir kısmının halife ordusunun geleceği endişesiyle boyun eğdiği iddia edilir.
Güvenlik güçlerinin müdahalesi
Olay devam ederken Yüzbaşı Fahri Bey gelmiştir. Yüzbaşı Fahri Bey, şeriat talep eden eylemcilere dağılmalarını söylemesine rağmen, Giritli Mehmet, şeriat ilan ettiklerini ve dağılmayacaklarını belirtmiştir. Yüzbaşı Fahri Bey, durumun ciddiyetini anlayarak gerekli tedbirleri almak üzere olay yerinden ayrılıp, eylemcileri 47. Piyade Alayına bildirilmiştir.[1]
Olayların ilçedeki askeri birlikte duyulması üzerine alay komutanı, yedek subay Kubilay'ı bir manga askerle birlikte olay yerine gönderdi. Kubilay askerlerin yanından ayrılarak tek başına eylemcilerin arasına girdi ve teslim olmaya ikna etmeye çalıştı. Silahlı eylemcilerden biri ateş ederek Kubilay’ı yaraladı. Bunu gören askerler ateşle karşılık verdiler ancak tüfeklerinde öldürücü etkisi olmayan manevra fişekleri vardı. Elebaşlarından Derviş Mehmet "Bana kurşun işlemiyor.” diyerek halkı kutsal bir vazifesi olduğuna ikna etmeye çalıştı.[2]
Kubilay yaralı halde uzaklaşarak cami avlusuna sığındı ancak Derviş Mehmet ve arkadaşları peşinden geldiler. Derviş Mehmet, çantasını açıp testere ağızlı bağ bıçağını çıkardı ve Kubilay'ın başını bedeninden ayırdı.[3] Bir görgü tanığının ifadesine göre Derviş Mehmet, Kubilay'ın başını kestikten sonra akan kanını avuçlarıyla içmiştir. [4]
Kesik başı yeşil bayrağın sopasına dikmeye çalıştılar ancak başaramadılar. Bunun üzerine kesik başı bayrağın sopasına iple bağladılar.
Mahalle bekçisi Hasan, olayı fark ettikten sonra hızla evine doğru koşar ve tabancasını alır. Yüksek bir noktaya çıkan Hasan, saldırganlara karşı ateş açarak iki saldırganı yaralar; ancak, kendisi de bu çatışmada ölmüştür. Aynı zamanda, bekçi Şevki de saldırganlar tarafından öldürülmüştür.[1]
Olay yerine gelen takviye birliklerin "Teslim ol!" çağrısına uymayan eylemciler ile askerler arasında çatışma çıktı. Çatışma sırasında Şamdan Mehmet, Derviş Mehmet ve Sütçü Mehmet ölmüştür. Kaçmaya çalışan Dördüncü Mehmet ise Hasan'la kaçarken yandaşlarıyla birlikte tutuklandı.
Mustafa Kemal Atatürk'ün tepkisi;
''Bu ne haldir, mürteciler hükümet meydanında ordunun subayını din adına boğazlayabiliyorlar. Binlerce Menemenliden kimse çıkıp mani olmuyor, bilakis teşvik ediyorlar. Yunan idaresi altındayken bu hainler neredeydiler? Onların namusunu ve dinini kurtaran ordunun bir subayına reva gördükleri bu saldırının cezasını yalnız hain katiller değil, hepsi en ağır şekilde çekmelidir. Bu Cumhuriyet’i ve bizim başımızı kesmektir. Bundan bütün Menemen sorumludur. Bu kasaba ville modite ilan edilmeye müstahak olmuştur''
- ^ a b Hikmet Çetinkaya (2 Mart 2012). Kubilay Olayı ve Tarikat Kampları. Cumhuriyet Kitapları. s. 23. ISBN 9789757720065.
- ^ "Menemen Kubilay Anıtı'nın Açılışı" (PDF). History Studies International Journal of History. 2011. 23 Kasım 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 7 Mayıs 2021.
- ^ "Dirilen ve boğulan irtica" (2384). Cumhuriyet. 25 Aralık 1930. ss. 1 ve 4. 19 Ocak 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Ocak 2023.
- ^ Hâkimiyet-i Milliye, 29 Kanun-u Evvel (Aralık) 1930, Pazartesi, No. 3399, s. 1.