Beyin sapı tümörü
Bu madde, Vikipedi biçem el kitabına uygun değildir. (Kasım 2010) |
Beyin sapı tümörü insanda çeşitli hayati fonksiyonları kontrol eden beynin alt tarafında bulunan ve iki yarıküreyi ve omuriliği birbirine bağlayan beyin sapında oluşan tümörlere verilen isimdir. Neredeyse sadece çocuklarda görülen bir tümör türüdür. Hastaların sadece dörtte biri yirmi yaşın üstündedir ve ender görülen bir hastalıktır. Amerika'da yılda 200-300 hasta bu hastalıkla teşhis edilmektedir. Hastaların ortalama yaşı 7-9 arasıdır.
Beyin sapı tümörü oldukça tehlikeli bir tümördür. Çünkü beyin sapı insandaki tüm hayati fonksiyonları düzenler. Buraya yapılacak herhangi bir müdahale hastada ölümcül sonuçlara yol açar. Kol veya bacaklarda felç gören hastalar dahi yaşayabilirken, solunum veya kalp atışı duran hastayı yaşatmak yalnızca özel cihazlarla mümkün olur ve bu cihazlara bağlı olan hasta yavaş yavaş diğer hayati fonksiyonlarını da yitirir.
Beyin tümörlerinin her türü için ilk tedavi yöntemi ameliyattır. Ancak ameliyat beyin sapı tümörlerinde çok risk taşır. Bu sebeple ilk olarak tercih edilen bir tedavi değildir.
Belirtiler
[değiştir | kaynağı değiştir]Beyin sapı tümörüne sahip hastalarda şu belirtiler görülür:
- Yüz kaslarının kontrolünün kaybı (düşük göz kapakları)
- Çift görme
- Başağrısı, (kusma ile hafifler)
- Kusma ve bulantı
- Yorgunluk ve halsizlik
- Krizler
- Denge sorunları
Belirtiler yavaş gelişir ve fark edilmesi aylar sürebilir.
Teşhis
[değiştir | kaynağı değiştir]Beyin sapı tümörleri MR ile teşhis edilir. Ameliyat veya biyopsi genelde uygulanmaz.
Türleri Beyin sapı tümörleri 2 çeşide ayrılır: Difüz iç pontin glioma (DIPG) veya Fokal beyin sapı glioması.
DIPG hastalarında genelde denge problemleri ve sakarlık görülür, kol veya bacakta güçsüzlük, başağrısı ve kusma. Fokal beyin sapı gliomasında da benzer belirtiler görüler. Difüz beyin sapı tümörlerinde teşhis anında hastalar 6 ay veya daha az süredir bu belirtilere sahiptir. Fokal beyin sapı tümöründe ise 6 aydan uzun sürede belirtiler kendini gösterir.
Tedavi
[değiştir | kaynağı değiştir]Diğer tüm beyin tümörlerinin aksine beyin sapı tümörleri tedavisinde ameliyat tercih edilmez. Çünkü bu hastanın hayati fonksiyonlarına zarar verebilir. Genelde hastalara kemoterapi ve radyoterapi veya her ikisi aynı anda uygulanır.
Ameliyat
[değiştir | kaynağı değiştir]Beyin sapı tümörleri oldukça nadir görülen tümörlerdir ve detaylı bir tedavi uygulanmasını gerekir. Difüz tümörlerde ameliyat kesinlikle tavsiye edilmez. Bu hastada beyin fonksiyonlarına, kol veya bacak hareketi kaybına, göz hareketi kaybına, yutkunma ve soluma kaybına ve hatta bilinç kaybına yol açabilir.
Fokal tümörlerde ise tümör kısmen ameliyatla alınabilir. Bu hastanın uzun süre yaşamasını sağlar. Ameliyat sonrası kemoterapi ve radyoterapi uygulanır.
Radyocerrahi
[değiştir | kaynağı değiştir]DIPG tümörlerinde GammaKnife veya Cyberknife gibi radyocerrahi yöntemleri uygulanamaz.
Kemoterapi
[değiştir | kaynağı değiştir]Kemoterapide çeşitli ilaçlar kullanılır. Bunların başında radyoterapiye karşı hassasiyet oluşturan ilaçlar gelir. Son yıllarda hastanın kendi kanından alınan örneklerle yapılan immunoterapi (aşı) yöntemi de başarıyla uygulanmaktadır. Kemik iliği nakli de tedavi sırasında başvurulan yöntemlerdendir. Halihazırda çocuk tümörleri için geliştirilmiş yeni bazı ilaç klinik deneylerdedir. Hastalar arzu ederlerse bu deneylere gönüllü olarak katılabilirler.
MR Kılavuzlu Yerel Kemoterapi: Yeni yöntemlerden biri de beyin sapına doğrudan enjekte edilen ilaçlar ve ajanlardır. Bunlar hayvan testlerinde başarılı sonuçlar vermiştir. İnsanlarda ise sınırlı olarak uygulanmaya başlanmış ve iyi sonuçlar alınmıştır. Amerika'daki Johns Hopkins Hastanesinden Dr. George I Jallo bu tedavinin öncülüğünü yapmaktadır.
Yine Amerika da Milli Kanser Enstitüsü NIH, hastanesinden doktor Russel R Lonser ve ekibi de MR kılavuzlu yerel ilaç tatbiki tedavisini geliştirmişlerdir. Bu şu an bu hastalığın tedavisinde gelinen en son noktadır. Özel bir enjektör yardımı ile ilaç MR gözetimi altında tümöre uygulanmaktadır. Böylelikle doğrudan ilaç tümöre enjekte edilmekte aynı zamanda MR kılavuzluğu sayesinde hastaya binlerce sinirin buluştuğu beyin kökünde herhangi bir hasar verilmesi riski çok düşürülmektedir.
Johns Hopkins Hastanesinden Dr. Kenneth J. Cohen çocuklarda görülen tümörler ve özellikle beyin sapı tümörü konusunda dünyadaki en büyük uzmanlardandır. Dr. Cohen yukarıda sayılan pek çok yöntemin geliştirilmesinde ve araştırılmasında büyük rol oynamıştır. Kendisinin yaptığı bir başka araştırmada hastadan alınan kök hücreleri ile yapılan tedavi yöntemidir. Bu tedavi yöntemi yan etkilerinin olmayışı ve hastaya bir zarar verme riski olmadığından gelecek vadeden bir tedavidir. Dr. Cohen bazı hastalar üzerinde yaptığı denemelerde iyi sonuç aldığını bildirmiş ve araştırmacıları bu konu üzerinde çalışmaya teşvik etmiştir.
Revlimid (Lenolidomide): 11 Kasım 2010 tarihinde etken maddesi Lenolidomide olan Revlimid adlı ilacın beyin sapı tümörlerinden difüz iç pontin glioma (DIPG) adlı türü ve çocuklarda görülen yüksek dereceli tümörler (Anaplastik Astrositom, GBM vb) için klinik deneylerine başladı.
2004 yılında Celgen firması tarafından myeloma (kemik iliği kanseri) karşı geliştirilen Revlimid tümörü besleyen damarları hedef alarak tümörün yok edilmesini sağlamaktadır. Bilimadamları bu mekanızmanın diğer tümör türlerinde de etkili olacağını düşünmekteler.
Kaynakça
[değiştir | kaynağı değiştir]- Brain Stem Gliomas in Childhood, Paul Graham FIsher, M.D., M.H.S. and Michelle Monje, M.D., Ph.D,10.02.2010, Childhood Brain Tumor Foundation, Germantown, Maryland
- Treatment of diffuse intrinsic brainstem gliomas: failed approaches and future strategies.Frazier JL, Lee J, Thomale UW, Noggle JC, Cohen KJ, Jallo GI. J Neurosurg Pediatr. 2009 Apr;3(4):259-69. Review. http://thejns.org/doi/full/10.3171/2008.11.PEDS08281[ölü/kırık bağlantı]
- Real-time image-guided direct convective perfusion of intrinsic brainstem lesions. Technical note. Lonser RR, Warren KE, Butman JA, Quezado Z, Robison RA, Walbridge S, Schiffman R, Merrill M, Walker ML, Park DM, Croteau D, Brady RO, Oldfield EH.
- Is there a role for myeloablative chemotherapy with autologous hematopoietic cell rescue in the management of childhood high-grade astrocytomas? Massimino M, Cohen KJ, Finlay JL. Pediatr Blood Cancer. 2010 Apr;54(4):641-3. Review.